Telekomların Özelleştirilmesi
Bilindiği gibi, Amerika'da Telekom şirketleri tamamiyle özel sektörün elindedir. Bu şirketlerin arasındaki rekabet de hakikaten çok önemli bazı avantajlara yol açıyor. Örnek vermek amacıyla başıma gelmiş olan bir hadiseyi anlatıyorum:
Tarih Mayıs, 1994. Sabah saat 8:00…zırrrrr…telefon çalıyor! Miami'deki (Florida) evimde mışıl mışıl uyurken, aniden kalkıyorum. Uykulu bir sesle "Hello" diyorum. Gelen ses (İngilizce olarak): "Sizin şehirler ve milletler arası telefonlarınızda MCI kullandığınız anlaşıldı. Doğru mu?" Benim cevabım: "mmmm…" Telefondaki ses devam ediyor: "Fakat biz AT&T olarak şu an çok güzel imkânlar sunuyoruz, dinlemek istermisiniz?" Ben yine "mmm…" diyorum. "Öncelikle, akşam arama saatlerinde Türkiye için tarifemiz 34 cent/dakika. Ayrıca hemen bize geçecek olursanız, çok özel bir hediye sunma imkânımız var. Tam 40 dolarlık bir çek. Telefon hesabınıza kredi şeklinde değil; bankanıza yatırıp istediğiniz gibi kullanabilirsiniz." Bu sefer ben "MMM…" diyorum. Ses devam ediyor "Bizimle bağlı kalma şartı aramıyoruz. Servisimizden memnun kalacağınızdan eminiz…" Ben de artık nisbeten uyanmış bir şekilde "Tamam o zaman size geçelim. Ne yapmam gerekiyor?" Cevap: "Bölgesel telefon şirketinize [Southern Bell] bir telefon etmeniz yeter. Aramazıda görmekten mutluluk duyacağız. İyi günler."
Evet, böylece artık dakikası 40 cent yerine Türkiyedeki akrabalarıma ve yakınlarıma tam 34 cent'ten arıyabileceğim. Güzel. Ne var ki, ben biraz naz yapsaymışım 40 dolar yerine 60-70 dolar bile koparabilirmişim. Sonradan arkadaşlardan öğrendim.
Bir Ay Sonra
Bu sefer MCI arıyor; tarifeleri indirmiş, hediye sunuyor ve ben tekrar dönüyorum. Toplam 90 dolarlık bedava telefon görüşmesi yapmış oluyorum. Fiyatlar indikçe iniyor. Adamlar hizmet vermek için peşinizde. Her türlü ödeme şeklini kabul ediyorlar, hesaba ait her türlü sualleriniz için 1-800'lü telefonlar sizi bekliyor. Evinize telefonu bağlatırken, 20'nin üzerinde ekstra hizmet seçeneğiniz var (arayanın kimlik tespiti, merkezi telesekreter vs.).
Ve Türkiye'deki Durum…
Hat isterseniz, 1-2 ay beklemeniz gerekebiliyor. Hizmet seçenekleri çok sınırlı. Türkiye'den ABD'yi aramak ABD'den Türkiye'yi aramaktan 3-4 misli daha pahalı. Ödeme yaparken, TT şubelerinde saatlerce sıralarda bekleyip sefillere oynarsınız. Bir ödemeyi kaçırırsanız, hesabınızdaki durum öğrenmek için ya "Bilgisayarlı" şubelere gitmeniz gerekir ya da telefon servisini denemek. Denemek diyorum, çünkü ben denediğimde müsbet netice alamamıştım. Kazaran fazla ödemede bulursanız, o sizin hesabınıza artı bakiye diye geçmiyor. Çeşitli sıkıntılar çekerek, merkezi postanelerden ödemenizi geri alabilirseniz alın.
Internet erişiminde durum çok farklı değil, fakat burada Türkiye o kadar geri değil. ABD'de 2 Mbit/s'lik bir hattı bir kaç bin dolarlık masrafla şirketinize kadar çektirebilirsiniz. TURNET'in toplam yurtdışı çıkışı bu seviyelerde. Neyse ki ISS'ler hızlı davranıp kendi özel yurtdışı hatlarını çekiyorlar. Neyse ki Türk Telekom (TT) bunlara (resmi düzeyde yasalara aykırı olsa da) göz yumuyor.
Bu Fark Niye?
Böyle bir hizmet, kalite ve fiyat farkı olmasının sebebi son derece aşikâr. Türkiye'de sadece bir tek telekom şirketi var, o da devlete ait. Amerika'da bu sayı 20'nin üzerinde, hepsi özel ve kıran kırana rekabet halindeler. Hatta ben döndükten sonra bu rekabet bölgesel telefon şirketlerine ve kablolu televizyonlara bile yansımış.
Türkiye'de telekom sektöründe yapılması gereken çok önemli (ve çok gecikmiş) bir şey var. O da sektörün bir an evvel rekabete açılması. Bu Türk Telekom'un özelleştirilmesinden bile daha mühimdir. Çünkü mevcut durum itibariyle Türk Telekom özelleştirilirse, özel sektörün getireceği rekabet ortamının sağlanması (TT'nin monopol konumundan dolayı) zor hatta imkânsızdır. Yani Amerika'daki serbest rekabet ortamına kavuşamayız. Devlet mecburen fiyat kontrolleri ve bir takım manâsız tahditler getirecektir.
Özelleşirse Ne Olur?
O zaman bilgisayar sektöründe olduğu gibi çağı yakalamak işten bile olmayacaktır. İşte bilgisayar sektörü: Tamamiyle özel sektörün elinde. Neticede, her türlü donanım ve yazılım, uluslararası alanda çıkmasının ardında bir kaç ay içerisinde Türkiye'ye ulaştırılıyor. Evet şu anda daha çok üretim/geliştirme'den ziyade pazarlama ağırlıklı bir sektör. Fakat bu durum da değişiyor. Yerli OEM üreticileri bir taraftan kaliteli bilgisayar üretimine devam ederken, bir taraftan da WebTV gibi öncü alanlara da girişimlere şahit oluyoruz.
Yazılımda da bazı kıpırdamalar görüyoruz. Bunun en son örneğini Microsoft'un uluslararası çözüm ortakları için kurmuş olduğu destek ve koordinasyon merkezinin Türkiye'de de açılması. Bu merkezin amacı, Türkiye'de NT ve Windows 95 platformu için geliştirme yapan şirketler ile koordinasyon, teknoloji paylaşımı ve uyum sağlamak. Böyle bir ihtiyacın hissedilmesi Türk yazılım sektörünün geldiği noktaya dair ufak da olsa bir işarettir.
Son Söz
Dünya genelinde bazı mevzular haledilmiştir. Özel sektörün rekabet olan bir ortamda devletten daha iyi hizmet vereceği de bunların bir tanesi. Burada bir zihniyet meselesi de sözkonusudur. Amerika gibi devletlerde herşey serbest bırakılmıştır fakat toplumsal ihtiyaçlardan dolayı bazı şeyler sınırlanır veya yasaklanır. Maalesef, bizde durum tam tersi.
Halbuki Türk özel sektörünün önü tam açılsa ve devlet de sadece adalet, askeri savunma ve dış politika gibi konularda odaklansa, Türkiye'nin önü kimsenin tahayyül edemeyeceği bir şekilde açılır. Telekom'da da farklı bir durum sözkonusu değil. Bazıları "Telekom'un özel durumu var, altyapı çekilmesi lâzım, özel sektör yapamaz" diye düşünebilir. Fakat bu gibi meseleler de özel sektörler ve özerk belediyeler arasında gayet güzel (ve her iki taraf ve normal vatandaşlar için çok kârlı) bir şekilde halledilebilir. Meselâ belediyeler, yer altında hatların işgal ettiği hacimler oranında kira alabilir. Gelen gelirlerle de hizmet verilir. Yeter ki sistem değiştirilsin ve insanların teşebbüs ruhunu bastırmak yerine onların önünü açmak ilke edinilsin.

Kerem Koçer